Karnavalın İçinde Sıkışıp Kalmanın Bedeline Dair

Kendimi sürekli olarak bir yerlerde unutuyorum. Bu gerçeklik algımı kaybetmeme sebep oluyor. Yürüdüğüm yollar, tanıdığım insanlar, sokaklar ve ayak bastığım her yer Bu koca gürültü, bu uğultular… Tüm bunlar yoksa … Okumaya devam et “Karnavalın İçinde Sıkışıp Kalmanın Bedeline Dair”

Kışın Sesinde Martı Çığlıkları ve Gönderilmemiş Mektuplar

Ellerimi usulca ceplerimden çıkardım ve bir sigara yaktım. Denizin kıyısında, uzaklardan geçen gemileri selamlıyorum. Kışın sesini duyuyorum. Başıbozuk bir dalga ayaklarımın ucunda uysallaşıyor. Denizin tutkulu seslenişini öteleyip duruyorum. Bir martı … Okumaya devam et “Kışın Sesinde Martı Çığlıkları ve Gönderilmemiş Mektuplar”

Pencerelerdeki Sonsuz Bekleyişlerin Kadim Sırrı

Kendimi uzunca bir boşukla aynadaki yansımadan seyrediyorum. Ne görmek istiyorum? diye de soruyorum. Ne görecektim? Duvardaki dolunay cenin pozisyonunda bekliyor. Hayat, hep bir bütün olma çabası içinde. Son birkaç gecedir … Okumaya devam et “Pencerelerdeki Sonsuz Bekleyişlerin Kadim Sırrı”

Yanılgısını Göğsünde Nişan Olarak Taşıyan Birinin Sözleri

Çay kaşığının bardakta yankılandığı sese karışmıştım. Suskunluğumla hangi dilde konuşuyorduk, hatırlamıyorum. Kıyım yok benim dedim. Sırtıma ay ışığını aldım ve yürümeye başladım. Bir yanılgı olduğumu hatırladım. Saydamdım. Açıkta demir atmış … Okumaya devam et “Yanılgısını Göğsünde Nişan Olarak Taşıyan Birinin Sözleri”

Hüznümün Arka Bahçesine Sessiz Bir Ağıt

Hayattaki hiçbir şeyin bitip tükenmeyeceğini yüzünde asılı duran hüzünden öğrendim. Adın yoktu, adını ben koydum. Hüznümün Arka Bahçesi. Neden? Çünkü dün, bir Çingenenin elindeki gazetenin cinnet geçirmiş üçüncü sayfasında sarılı … Okumaya devam et “Hüznümün Arka Bahçesine Sessiz Bir Ağıt”