N’apıyorum ben?… Hava karardıktan sonra bir tekrar halinde kendime bu soruyu sorup duruyorum. Bunu hayatta olup olmadığımı anlamak için yapıyorum, belli ki. Her gün, hayatla aramda küçük bir bağ dokuyorum. … Okumaya devam et “Kendi Aynasında Kaybolan Karaltıyla Konuşmalar II”
Monolog
Kendi duvarlarına konuşan yazılar.
Siyah Boşluklarda Yankılar
Siyah bir boşluğun içinde yürüyorum. Kafamı nereye çevirirsem çevireyim Gözlerimin önünden karanlık bir şelale akıyor. Burası benim içim mi? Yoksa Bu karartıyla doldurulmuş boşluk Ben miyim? Burası kapkara, yalnızca boğuk … Okumaya devam et “Siyah Boşluklarda Yankılar”
Hiçbir Şey Sonsuza Kadar Sürmez
Aslında hiç bir şey geçmiyor. Gerçekte olan şey, yaparken haz aldığın şeylerin yaşattığı geçici bir takım devinimlerin var olduğu ve o an başka hiç bir şeyi düşünerek mahvetmek istemediğin sarhoşluklar. … Okumaya devam et “Hiçbir Şey Sonsuza Kadar Sürmez”
Yürüyen Bir Ölünün Gerçekliğini Yitirdiği An
Evde Yolda Yapamıyorum. Çalışıyorum, yine yapamıyorum. Boşluğa bakıyor ve biçimine karışıyorum. Dökülemiyor oluşumun sancısını yaşıyorum. Bu satırları gerçekliğimi yitirerek yazıyorum. Rüzgarın saçlarımı okşadığı bir kıyı Sırtımı ısıtan bir güneş istiyorum.
Paradoksun İçinde Düş Kurmak
Gözlerinin boşlukta asılı kaldığı herhangi bir anda geçmişi, şimdiyi ve yarını düşünür Bazen bir konuşmanın içinde dalıp gidersin. Bir pencere kenarı, bazen de bir otobüsün camından akıp giden görüntülere karışır, … Okumaya devam et “Paradoksun İçinde Düş Kurmak”
Duvar ve Algı
Hayatta seçim şansımızın olduğu ve olmadığı şeyleri ayırt edemiyoruz. Bütün karmaşamızın sebebi buradan kaynaklanıyor. Bizim duvarlarımız, algılarımız. Hayatımız boyunca doğru olduğunu düşündüğümüz seçeneklerin peşinden gidiyoruz. Fakat göz ardı ettiğimiz şey, … Okumaya devam et “Duvar ve Algı”
Karnavalın İçinde Sıkışıp Kalmanın Bedeline Dair
Kendimi sürekli olarak bir yerlerde unutuyorum. Bu gerçeklik algımı kaybetmeme sebep oluyor. Yürüdüğüm yollar, tanıdığım insanlar, sokaklar ve ayak bastığım her yer Bu koca gürültü, bu uğultular… Tüm bunlar yoksa … Okumaya devam et “Karnavalın İçinde Sıkışıp Kalmanın Bedeline Dair”
Kışın Sesinde Martı Çığlıkları ve Gönderilmemiş Mektuplar
Ellerimi usulca ceplerimden çıkardım ve bir sigara yaktım. Denizin kıyısında, uzaklardan geçen gemileri selamlıyorum. Kışın sesini duyuyorum. Başıbozuk bir dalga ayaklarımın ucunda uysallaşıyor. Denizin tutkulu seslenişini öteleyip duruyorum. Bir martı … Okumaya devam et “Kışın Sesinde Martı Çığlıkları ve Gönderilmemiş Mektuplar”
İnfilak Eden Bir Toz Tanesi
İşte yine başlıyor. Küçük öfke patlamaları. Bir bütünün parçalarından ayrılıyor ve bir toz tanesine dönüşüyorum. Huzursuz, yolunu kaybetmiş, panik atak geçiren bir toz tanesi… Bölündükçe çoğalıyor, atmosfere karışıyorum. Trafikte sıkılmış, … Okumaya devam et “İnfilak Eden Bir Toz Tanesi”
İnsan, Hakları Varsa İnsandır
Caddede insanlar toplanmış hep bir ağızdan haykırıyor… İnsan, hakları varsa insandır… Öte yanda Çevik Kuvvet 100 metre ötede konuşlanmış, müdahaleye hazır bekliyor. Tomalarda kontaklar açık. Bir evsiz mandolin çalarak para … Okumaya devam et “İnsan, Hakları Varsa İnsandır”
Kırılma Noktasında Sükunet ve Ehlin Eşiği
Her şeyin sessizleştiği bir an var. Dışarıdaki dünyayı duymadığın, her şeyin koptuğu bir an. Bir kırılma noktası var. Diğer bütün anları birbirine bağlıyor. Çarpık, biçimsiz ve karışık. Gün battı karanlık … Okumaya devam et “Kırılma Noktasında Sükunet ve Ehlin Eşiği”
Pencerelerdeki Sonsuz Bekleyişlerin Kadim Sırrı
Kendimi uzunca bir boşukla aynadaki yansımadan seyrediyorum. Ne görmek istiyorum? diye de soruyorum. Ne görecektim? Duvardaki dolunay cenin pozisyonunda bekliyor. Hayat, hep bir bütün olma çabası içinde. Son birkaç gecedir … Okumaya devam et “Pencerelerdeki Sonsuz Bekleyişlerin Kadim Sırrı”
Sistematik Dağınıklıkta Hayat Sorgusu
Bazen ıskaladığımı düşünüyorum. Her şey parça parça ve her biri ayrı yerlerde, hayatım on beş yaşındaki bir çocuğun odası kadar dağınık olmasına rağmen neyin nerede olduğunu biliyor ve elimle koymuş … Okumaya devam et “Sistematik Dağınıklıkta Hayat Sorgusu”
Müsvedde Bir Gazete Parçasının Kederi
Boş bir defterin yapraklarını doldurmak için buradayım. Tıpkı ilkokulda yaptığımız gibi, sonsuz noktalar birleştiriyorum. Elimde ne var? Uzun-kısa çizgiler. Hiç durmadan kahrolası çizgiler çiziyorum. Zaman öldürmenin daha ucuz bir yolu … Okumaya devam et “Müsvedde Bir Gazete Parçasının Kederi”
Kendi Aynasında Kaybolan Karaltıyla Konuşmalar
Bazen birkaç gün önce yaptığım şeyleri sanki haftalar ya da aylar önce yapmış gibi hatırlıyorum. Belki günler çok yavaştır belki de ben çok hızlıyım, bilmiyorum. Kim bilir bu yüzden karaltılarla … Okumaya devam et “Kendi Aynasında Kaybolan Karaltıyla Konuşmalar”
Yanılgısını Göğsünde Nişan Olarak Taşıyan Birinin Sözleri
Çay kaşığının bardakta yankılandığı sese karışmıştım. Suskunluğumla hangi dilde konuşuyorduk, hatırlamıyorum. Kıyım yok benim dedim. Sırtıma ay ışığını aldım ve yürümeye başladım. Bir yanılgı olduğumu hatırladım. Saydamdım. Açıkta demir atmış … Okumaya devam et “Yanılgısını Göğsünde Nişan Olarak Taşıyan Birinin Sözleri”
Bozgun, Yenilgi ve Kabullenme Üzerine
Seni hiç avuç içlerinden sevmemişler. Bütün huysuzluğunun sebebi bu yüzden. Yüzünü yedi ayrı güne bölüp sevmek isterdim. İzin verseydin eğer, afili sevecektim. Fakat, seni de anlıyorum. Ben sana, seni seviyorum … Okumaya devam et “Bozgun, Yenilgi ve Kabullenme Üzerine”
Hüznümün Arka Bahçesine Sessiz Bir Ağıt
Hayattaki hiçbir şeyin bitip tükenmeyeceğini yüzünde asılı duran hüzünden öğrendim. Adın yoktu, adını ben koydum. Hüznümün Arka Bahçesi. Neden? Çünkü dün, bir Çingenenin elindeki gazetenin cinnet geçirmiş üçüncü sayfasında sarılı … Okumaya devam et “Hüznümün Arka Bahçesine Sessiz Bir Ağıt”
Beklemek
Hepimizin bir hikayesi var. Bazılarımızın hikayesi kısa, sabah başlıyor ve gün kararınca bitiyor. Bazılarımızın hikayesi kaderci, Sabahları kazan dairesine atılmaya hazır odun parçaları gibi, bekliyor. Beklerken gökyüzü uzak kalıyor, hayallerin … Okumaya devam et “Beklemek”
Uyku Tozuna Konuşmalar
Çekip gitmek de eksilmektir dedim. Ve ekledim; Bu dünyayı tükürmekten sıkıldım. Gece uzak, yatağımda kıvrılmak ve avuçlarında uyumak istiyorum. Kalbim ağrıdı. Gecem. Telaşım. Sabaha karşım. Uyku tozum. Hepsi art arda.