Gerçeklik Algısı Üzerine

2 Dk. Okuma

Çevremizde gerçek dışı bir alan yarattık ve bu alanda söz sahibi olduğumuzu, tüm kontrolün bizde olduğunu sanıyorduk. Fakat kontrol bizde değil. Bu gerçek dışı alana o kadar fazla kontrolsüz veri aktarımı sağladık ki, kontrolün hala bizde olduğu düşüncesi cılız bir avuntudan öteye gidemez. Milenyum sonrası sosyal normlar baştan yazılmaya başladı. Bu süreç her birimizi öncelikle istatiksel olarak kayıt altına aldı: Hobilerimiz, aktivitelerimiz, kültürümüz, düşüncelerimiz ve daha birçok altgrupda etkileşim içerisinde olduğumuz şeyler bütünü böylelikle ne düşünmek ya da ne hissetmek istediğimize dair bize seçenekler sunmaya başladı. Tüm bu olanlar o kadar hızlı ve kolay gelişti ki, bize sunduğu seçenekleri eleştirmeden, sorgulamadan, üzerine düşünmeden yan etkilerini göz ardı ederek kabullendik. Çünkü yenilik istiyorduk. Bunun nasıl olması gerektiği konusunda hiçbir fikrimiz yoktu ve dolayısıyla nasıl olması gerektiğine karşı da müthiş bir ilgisizlik besliyorduk. Önemli olan, olmasıydı. Bu özgür ve kontrolsüz ortam bize nedenleri ve nasılları sorgulamadan sonuçlara daha hızlı ulaşmayı vaat ediyordu. Başlarda bu sistemin bir takım zararlar verebileceğine dair endişelerimiz olsa da, bu endişeleri ciddiye almadan bir bağışıklık geliştirmeye başladık. Çünkü yarattığımız gerçeklik bize sürekli olarak bunun kontrollü bir akış olduğunu ve hiçbir zararının da olmadığını sürekli olarak pompalıyordu ya da biz öyle inanmak istiyorduk. Bilirsiniz ki, bir çıkmazın içindeyseniz sizi kurtaracak şeyin ne olduğunu düşünmeden kurtarıcı olarak düşündüğünüz şeye karşı bir olumlama geliştirir ve zaten kırılmış olan iradenize bunu çok da zorlanmadan kabullendirerek tutunursunuz. Biz de tam olarak böyle yaptık, kendi potansiyelimizi göz ardı ederek panik halinde kurtarıcılarımıza tutunduk. Bu tıpkı bir tüccarın işleri kötüye giderken kendini o darboğazdan çıkaracak ve günü kurtaracak daha da kötü bir seçeneğe geçiş yapmasına benziyor.
Ve biz, ısrarla tökezlemeye devam ederken tüm bu karmaşayı görmek için, bize engel olan şeyin dışından bakmamız gerektiğini hatırlamıyoruz. Yaşam basittir: nefes al-nefes ver. Her şey böyle başladı, hatırla. Bazen en basit hatalar, bakmayı göz ardı ettiğin yerde olabilir.

0Shares

Etiketler: , ,

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*